babam

“exitus”
her nefesin önemli olduğu yaşamın artık devam etmediğini bildiren bir kelime
dolu dolu hayatları tarif etmeyen sıradan, sığ bir tarif
hikayeleri fazlaca basite indirgeyen acımasız bir gerçek
babamın 34 sayfalık raporunun sonundaki tek söz
– dokundu bana
ölenlerin devam edenlerin yaşamlarından olağanüstü hızlı çıkarılmaları gibi
sanki döngünün pek acelesi varmış gibi
koştur koştur ‘bir yokmuş’ versiyona taşınması gibi – acıttı
hep derim biz şanslı azınlığız; çocuk olarak, birey olarak, yetişkin olarak, aile olarak, dost olarak
çok biriktirdik, çok paylaştık, çok yakındık, hep kalabalıktık
bu gibi bayram sabahları öyle bir hengame içinde başlar öyle tatlı bir yorgunluk içinde tamamlanırdı ki, kurulu sofraları, sürekli yapılacak yeni işlerin telaşını, bayram harçlıkları ile alınabileceklerin hesabını, eğlenmeyi, araç bagajlarında oturabilmenin ayrıcalığını, koşulsuz sevgileri, hesapsızlığı, zaman içinde kaybedilenlerin ne kadar büyük olduğunu
– ancak büyüdükçe anladık
ve bugün içinde fiziken olmadığın ilk bayramın 1. gününde, aramızda bedenen olmadığın 40. yirmi dört saatin içindeyiz
bu sabah seni sessizlik içinde ziyaret ettik 4 kişi, yolda hiçbirimiz konuşmadık
torunun hepimiz adına ‘merhaba dede’ dedi
diğeri her duyduğumda sadece seni düşündüğüm o şarkıyı incecik sesiyle kısık kısık söyledi
seni görmeye gittiğimizi söylediğimizde aldığımız kadar çiçeği ‘bu da babaya benden olsun’ diye kollarımızı dolduran çiçekçinin güllerini içimizden ‘iyi bayramlar’ diyerek bıraktık toprağına
“bizim gibi şanslı çocukların ‘yas’ı kutlamaya çevirmesi gerek” demişti, babası seninle aynı gün aramızdan ayrılan çok sevdiğim bir arkadaşım
– çok haklı
madem biz iyi olan versiyonun ne olduğunu biliyoruz; madem yaşarken yaşamanın ve yaşatmanın nasıl hissettirdiğini anlatabiliriz
o zaman anılarla, anmalarla, bazen ağlamalarla, kahkahalarla, en çok da şükürle, ruhumuza, aklımıza, düşüncelerimize, hayallerimize yerleşmiş, sırlarımıza, henüz yaşamadıklarımıza yol gösterecek olanlarla yeniden doğmak gerek yol göstermek için yolu takip etmek, karanlığı aydınlık tutmak gerek
– tam isteyeceğin gibi
verilmiş vakti iyi kullanabilmiş olmanın huzuru içinde,
özleminin her hücreme yayıldığının farkındalığında,
aklımda ve kalbimde nefesim yettiği sürece seni canlı tutacağımın bilincinde,
bayramın kutlu olsun
eşsiz ışığın her daim üzerimizde, içten gülümsemen gözümüzün önünde olsun Babo’m ❤️
hani sadece başına gelince tam anladıkların var ya, henüz anlamayanlara, anlamasına rağmen bir sebeple duranlara, durmak zorunda olanlara da diyeceğim var;
hazır halen ne kadar olduğu belli olmayan vakit varken, biriktirin, sevdiğiniz ne varsa hemen koşun yanına, koşabildiğinizce, sarılın, çok ama ve defalarca, yatın kucağına, tutun elini, hep ‘o son gün’müş gibi, sonrası yokmuş gibi; mecburiyetlere, sorumluluklara, rutinlere, imkansızlıklara, ertelemelere, geçiştirmelere, korkmalara, seçmek isteyip de seçememelere, yüklere, yorgunluklara rağmen, kaçırmayın, bayramları, kutlamaları, kavgaları, hatta anlaşmamaları – kaçmayın
sonrası hep ayaz çünkü…
BRC’46
İstanbul, 09.07.2022

Leave a Comment